YURTTÜRK FORUMU
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

YURTTÜRK FORUMU

YURTTÜRK Forumu herkes burada ya sen?
 
AnasayfaPORTALAramaLatest imagesGiriş yapKayıt Ol

 

 Sislerin Arasında

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Tokyo DRift
Admin
Admin
Tokyo DRift


Erkek
Mesaj Sayısı : 180
Yaş : 32
Nerden : DENİZLİ
Kayıt tarihi : 29/03/08

Karakter sayfası
Karizma:
Sislerin Arasında Left_bar_bleue100/100Sislerin Arasında Empty_bar_bleue  (100/100)
Uyarı:
Sislerin Arasında Left_bar_bleue0/100Sislerin Arasında Empty_bar_bleue  (0/100)
Tuttuğu Takım: GALATASARAY A.Ş

Sislerin Arasında Empty
MesajKonu: Sislerin Arasında   Sislerin Arasında EmptyÇarş. Tem. 09, 2008 8:43 am

Dr.Bruce: Boyne Nehri’nin kuzey kıyısında, Dublin’e kırk sekiz
km.uzaklıkta, şirin ve naif arnavut kaldırımıyla bezenmiş sokakları
olan Meath kasabasında yaşamaktaydı. Genellikle yoğun yağış altında
olan bu bölge, topraklarınında tarıma elverişli olmasıyla tarım ve
hayvancılık yapan çiftçilerin geçim kaynaklarından biridir. Henüz iki
yıllık evli olan Dr. Bruce, Isabel’ın intiharından sonra kendi
kontrolünü kaybetmiş; Dublin Üniversitesi Psikiyatri kliniğinde dokuz
ay boyunca müşayede altında tutulmuştur. Tedavisi başarıyla sonuçlanmış
ve taburcu olup tekrardan mesleği olan doktorluk görevine geri
dönmüştür. Aradan geçen altı yılın ardından meslektaşı olan Meg’le
hayatını birleştirmiş, eski günleri çoktan unutmuştu bile. Meg:
“Hayatım telefon sana.”

Bruce: “Evet benim, siz nasılsınız? Her şey önceden konuştuğumuz gibi
ben sizi ve eşinizi sabah havaalanında karşılayacağım. Size de…”

Bruce telefonu kapattıktan sonra bir süre geçmişi anımsar, dalmak
üzereyken çağrı cihazının çalması üzerine kendine gelir. Ertesi sabah…
Dublin Havaalanı… Bay (Richard) ve Bayan (Nebreska) Carter uzun geçen
yolculuklarından sonra beklemeye koyulurlar. Dr Bruce gülümseyerek
yanlarına gelir.

“İrlanda’ya hoş geldiniz.”

Bruce’in evini balayı için kiralayan bu yeni evli çiftin Seatle’den
ayrılırken başlarına geleceklerinden habersizdirler. Bruce, Nebreska’yı
gördüğünde kısa süreli bir şok geçirmişti. Yüzü sapsarı kesilmiş, alnı
terlemiş, hafif bir titreme baş göstermişti.

Richard: “İyi misiniz ? şöyle geçelim.”

Dr. güçlükle: “Merak edilecek bir şey yok zaman zaman atak şeklinde gelişiyor ben iyiyim. Yediklerim dokunmuş olmalı.”

Haklıydı da aslında İsabel’e o kadar çok benziyordu ki bakışlarındaki
sıcaklık, gülümseyişi, sadece saçları farklıydı. Hemen yola
koyulmuşlardı. O’Connel caddesini geçtikten sonra Graftan’a gelmişlerdi.

Nebreska: “Dikkatimi çeken bir şey var. Kapıların rengi neden farklı? ”

Ufak bir gülümsemeyle Bruce: “Biz İrlandalılar gece hayatına oldukça
düşkünüzdür burada yirmi dört saat pub’larda bira içenler evlerinin
yolunu bulurlar ama hepsi birbirine benzediğinden kapıları
karıştırırlar.”

Liffey Nehri’ni geçtikten sonra yeşilin her tonunun hakim olduğu
Wicklow Dağı, hemen ardından dünyaca ünlü olan New Grange Kümülüslerini
görünce Nebreska: “ Burası gerçekten hayal ettiğimden bile daha güzel.”

Birbirlerine sarılırlar.

“Yolumuz bitti sayılır.”

On beş dk. sonra…

İşte geldik. Yoğun sis yumağının altında kaybolmamak için yakın
yürüyorlardı. Kasabadan(Meath) beş km. daha uzaklıkta, biraz daha
yukarıdaydı. İrlanda Denizi’nin eşsiz güzelliği kimseye aldırış etmeden
kendisini sunuyordu. Richard: “Aman Tanrım!… burası muhteşem.”

Carter çifti evi dolaşırken Dr.Bruce dışarıda Meg’le konuşuyor bir
yandan her gün bırakmak istediği sigarasından bir tane daha içiyordu. “
Nasıl beğendiniz mi? ”

Richard büyük bir keyifle: “beğenmek ne demek aşık olduk.”

“Buna sevindim, yalnız benim gitmem gerekiyor. Hastaların rutin
kontrolünü… Görüşmek üzere! umarım iyi vakit geçirirsiniz. Her hangi
bir şey gerekirse telefonum yirmi dört saat açık.”

“Teşekkürler ama sanmıyorum.”

Oturma odasının içerisinde Richard bir süre tuval üzerine yağlı boya
ile yapılmış, ateşler içerisinde yarı çıplak , kucağında bebeği olan
kadının resimine dikkatle bakıyordu. Nebreska Richard’a arkadan
yaklaşarak kollarını göğsüne doladı ve dedi ki: “Çok ürkütücü… insanın
kanını donduruyor.”

“Abartmadın mı hayatım biraz ? ”

“Buraya kötü enerji veriyor. Hemen kaldıralım.”

Richard: “Hayır!..bence çok estetik.”

Nebreska alaycı bir kahkahayla: “Ne zamandır sanat eserlerinden anlar oldun? ” dedi.

Bunu sezen Richard: “İyi o zaman şimdi bir özelliğimi daha öğrenmiş oldun.”

“Hıımm!… peki başka ne özelliklerin var? ”

“Akşama saklıyorum.”

Gülüşmeler… “ Ne dersin birer kahve içelim mi?”
“Pekala.”

Güzel geçen akşam yemeğinin ardından ikisi de oturdukları yerde uyuya kalmışlardı.

Dört gün sonra… Richard: “Benim kasabada biraz işim var. Bir saate kadar dönerim.”

“ Fazla geç kalma! ”

Koskoca evde yalnızca tablolardan başka hiçbir şey yoktu. Hele o
kadının resminden nefret eder olmuştu. Richard o tabloyu görür görmez
sevmişti. Nebreska, o bakışları çok iyi tanıyordu. Üzerine garip, kaygı
verici bir ürperti düşmüştü. Esneyerek gittiği odasında hemen uykuya
dalıvermişti. Rüyasında, o odada , “Margarita”(tablodaki kadın), yanına
yaklaşmış, bütün çaresizliğiyle ona bakarak ağlamaya başlamıştı.
Ardından yüksek bir sesle: ” Yardım etmelisin, ruhumuzu kurtarabilirsin
Nebreska bize yardım etmelisin!”

Boğazı düğümlenmiş, zorla yutkunup kısık bir sesle: “Nasıl ?”

Yüzünün yarısı çürümüş, uzun sarı saçları dökülmüştü, karnın da kocaman
bir delik oluşmuştu. Adım attıkça… , vücudu kanlar içinde kalmıştı.
Çığlık atmaya başlıyordu; bebeği ölüyordu. Bağırarak uyanan Bayan
Nebreska, eline bıçağı kaptığı gibi soluğu tablonun yanında almıştı.
Büyük bir öfkeyle resmi parçalıyordu. Bir süre sonra dizlerinin üstüne
çöküp ağlamaya başlamıştı. Kapı çalıyordu. Yüzünü yıkayıp, kendini
toparlamaya çalıştı. Richard’ın geldiğine o kadar çok sevinmişti ki;
hemen boynuna sarılacakken, gelenin Dr. Bruce olduğunu görünce
şaşırmıştı.

“Bu saatte burada ne işiniz var? ”

Bakışları ve soluğu çok derindi. Kapıyı yüzüne kapatacakken; eliyle
kapıyı tuttu ve sertçe ittirdi. Kendisini bir anda yerde bulmuştu.
Dr: “İyi akşamlar İsabel, uzun zaman oldu öyle değil mi? ”

Nebreska duyduklarını anlamaya çalışıyordu.

“Neden bahsediyorsun, ne İsabel’i ? ”

“Şimdi anlarsın.”

Birden üzerine yaklaşıp onu boğmaya başlamıştı. Nebreska iyice nefessiz
kalmıştı. Karşı koyamıyordu. Gözlerini kapatarak bir süre sonra nefes
almamaya başladı. Dr.Bruce, daha sonra “Margarita” adlı tabloyu
bulunduğu yerden çıkararak duvarı kırmaya başlamıştı. Oluşan bir oyuk
vardı ve de içinde ise iki büyük çuval. Karısının ve yeni doğmuş olan
çocuğunun cesetleri. Altı yıl önce onları çuvallara sokabilmek için
vücutlarını baltayla parçalamış, büyük bir özenle duvarların ardına
onları gömmüştü.

Dr.Bruce: “Seni iki kez öldüreceğim hiç aklıma gelmemişti ”

Ve aynı katliamı bir kez daha yapacakken, pat!… iki el daha ateş sesi,
kanlar içinde yere yığılmıştı. Ateş eden Meg’di. Şüpheli davranışlarına
anlam verememiş, onu takip etmişti. Richard geldiğinde ise…

Soğukkanlı olan Meg olanları Richard’a anlatıyordu. Geç kalınmış…

Margarita’nın ruhu ve bedeni artık serbestti. O masum bebeğinin de öyle… Nebreska da
gülümseyerek, yanlarına gitmiş ve oradan ayrılmışlardı.

Not: Pascal Fean Dagnan-Bouveret / “Margerita” adlı eserinden esinlenilmiştir

ALINTIDIR
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://yurtturk.yetkin-forum.com
 
Sislerin Arasında
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
YURTTÜRK FORUMU :: (¯`·.(¯`·.(¯`·.ENTERESAN.·´¯).·´¯).·´¯) :: Garip Olaylar ve Korkutucu Hikayeler-
Buraya geçin: